NAZAN KESAL | Bir Zamanlar Çukurova, Çocuk, Fazilet Hanım Ve Kızları ve Nicesinin Yıldızı Kimdir?

Önemli İnsanlar
Önemli İnsanlar
19.1 هزار بار بازدید - پارسال - Nazan Kesal... O doğduğunda takvimler
Nazan Kesal... O doğduğunda takvimler 28 Mart 1969’u gösteriyordu.

4 çocuklu Kırılmış ailesinin ikinci çocuğu olarak Manisa’ya bağlı Köprübaşı kasabasında dünyaya geldi.

Kalabalık bir ailede büyüyen Nazan, evin isyankarıydı. Kız çocuğu olduğu için kasaba hayatının vermiş olduğu baskıya boyun eğmedi. Hatta bu baskı onu daha da kamçıladı.

Nazan Kesal, bir röportajında çocukluk yıllarından şöyle bahsediyor;

“Ben kasaba kızıyım. Kızlar üzerinde anlaşılmaz bir baskı vardır kasabalarda... Üzerimde çok hissettim bu baskıyı; çarşıya gitmek yasak, çünkü orası sadece erkeklerin oturduğu bir meydandır”

Küçük Nazan, sonucunda yediği dayağa rağmen, kasabanın ilk bisiklete binen kızıydı. Bu onun için adeta bir zaferdi. Usta oyuncu, Cumhuriyet’te Hilal Köse’ye verdiği röportajda şunları söylüyor;

“Kasabada büyüdüm. Ben çok asiydim, dışı dönüktüm, isyankardım. Çocuklukta başladı isyanım. Kadına biçilmiş tek tip bir elbise vardı o elbise bana uymadı. Benim de ailemin içinde başladı kadın olma mücadelem. İlk bisikleti süren,ilk motora binen ben olunca dedikodular baskılara maruz kaldım tabi.”Sen erkeğin talip olduğu şeye nasıl talim olursun. “Niye binmeyeyim, bizimkileri tarlaya götürüyorum. Birisinin o aileyi tütün tarlasına götürmesi lazım, gibi gerekçelerim vardı üstelik seviyordum motor sürmeyi. İlk bisiklete binen bendim kasabada. Nasıl binersin? Nasıl erkeklerin birbirlerine baktıkları, burunlarını ve çaylarını karıştırdıkları kahvelerin önünden geçersin? Eve ekmek almam lazım ama. Ne komik, ne aciz. Kadın ya da erkek olmak meselesinden öte insan aciz bir varlık.”

Nazan Kesal’ın yaşadığı bu baskı babasından ziyade daha çok anneannesinden kaynaklıydı. Oysa babası 1960’lı yıllarda ailesinden gizlice Ses dergisinin düzenlediği artist yarışmasına ailesinden gizlice fotoğrafını gönderip birinci olmuştu. Ancak dedesi, kati suretle buna karşı çıkınca babasının tüm hayalleri suya düşmüştü. İşte Nazan da, babasının yarım kalan hayallerini gerçekleştirecek kişiydi…

Nazan Kesal, bir röportajında babasıyla ilgili şunları söylüyor;

“Aileme baktığımda babamın yapamadığı şeyi yapıyorum aslında. İki tane amcam opera sanatçısı. Babam evin en büyüğü; dedeme de bir kurban lazımmış, o da babam olmuş. Babam benim için çok özeldir; konservatuvarı kazandığımı söylediğimde boynuma sarılarak ağlamıştı...”

Kendi başına zincirlerini kıran Nazan Kesal, ilk olarak köy düğünlerinde darbuka çalmaya başladı. Hem çalıyor hem de söylüyordu. Düğünlerden sonra ise, ahalinin taklitlerini yaparak herkesi güldürdü. Farkında olmadan tiyatronun temellerini ilk kez orada atıyordu.

Ancak onun ilk isteği, tıpkı amcaları gibi iyi bir ses sanatçısı olmaktı. Bu yüzden önce opera sınavlarına girdi, ancak kazanamadı… Usta oyuncu Hülya Koçyiğit ile Film Gibi Hayatlar programında şunları söylüyor;

“Hep böyle amcamlar gibi olmak istedim. Aslında şarkıcı olmak isterdim. Ama opera sınavını kazanamadım. Rahmetli Sevda Ayhan yapmıştı sınavı. Büyük opera sanatçısıydı. Yeterince çalışmadığım için kazanamadım. Sesimi çok beğenmişti ama ‘’Kulağın yok kızım senin’’ demişti. Bir daha korkudan o sınava girmemiştim.”


Annesi, Nazan’ın polis olmasını hayal ediyordu. Hemşire ve bankacılık da diğer seçeneklerdi. Bu yüzden liseyi ticaret lisesinde okudu. Herkes mezun olduktan sonra bankacı olacağını düşünse de, Nazan Kesal henüz lise yıllarında tiyatro yapmaya başlamıştı. Usta oyuncu, Hakan Bilgin ile Mekanın Sahibine Geldik Programında lise yıllarını şöyle anlatıyor;

“Ticaret lisesinden çıkan bankacı oluyordu. Ama ben ticaret lisesinde tiyatro yaptım. O güne kadar mahalleliyle komşularla yaptığım şey meğersem tiyatroymuş. Bir gün coğrafya hocam oyundaki rolü söyleyerek ‘Bak buradaki rolün adı da Nazan senin adın da Nazan. Hadi gel sen oyna’ dedi. Nasıl yaparım diye düşünüyordum ama bir çıktım sahneye. Aman Allahım işte bu! Dedim. Benim zaten bildiğim bir şeymiş.”


Amcasının yönlendirmesiyle güzel sanatlara yönelen Nazan Kesal, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nin düzenlediği, 300 kişinin katıldığı ve sadece 16 kişinin kabul edileceği sınavı kazanmayı başardı. Usta oyuncu, 3 günde hazırlandığı sınavda nasıl başarılı olduğunu Hakan Bilgin’e şöyle anlatıyor;

“Bende şive var, aksan var, fonetik sıfır… Ve ben Çehov’un Vanya Dayısı’nı oynuyorum… Amcamın İzmir Devlet Tiyatrosu’ndaki arkadaşı ‘Böyle olmaz sen kazanamazsın’ dedi. Sıkıştırılmış 3 günlük bir eğitime girdim. Nasıl istiyorsam, o dil nasıl değişti ve ben o sınavı kazandım, inanılır gibi değil”

Nazan Kesal, sınavı kazanmanın mutluluğuyla eve döndü. Ancak mutluluğunu paylaşabileceği kimse yoktu. Anneannesi, annesi hepsi konservatuvarı kazandığı için tepkiliydi. Tek umudu babasıydı. Usta oyuncu Hakan Bilgin’e verdiği röportajda yaşadıklarını şöyle anlatıyor;

#NazanKesal #NazanKesalKimdir #NazanKesalHayatı
پارسال در تاریخ 1401/12/02 منتشر شده است.
19,118 بـار بازدید شده
... بیشتر