FAHRENHEIT 451 KİTAP/FİLM ANALİZİ VE DÜNYA TARİHİNDEKİ KÜTÜPHANE YANGINLARI
2.1 هزار بار بازدید -
6 سال پیش
-
Arkadaşlar emek harcadım bu videoya
Arkadaşlar emek harcadım bu videoya bayağı.Videoyu izledikten sonra yapıcı eleştirierinizi bekliyorum.Destekleriniz için teşekkürler.
Fahrenheit 451 kağıdın yanma sıcaklığı..
Ray Bradburry’nin eseri Fahrenheit 451 ‘i okumuştum ve geçenlerde 2018 yapımı filmini izledim.Bu videomuzda Fahrenheit 451’in konusundan yola çıkarak hem kitaplardan hem de kitapsız yaşamdan bahsedeceğiz.
Öncelikle videoda film ve kitapla alakalı ciddi spoilerlar vermeyeceğim için filmi izlemeyenler ya da kitabı okumayanlar videoyu gönül rahatlığıyla izlemeye devam edebilir.
Ray Bradbury en çok korku ve bilim kurgu tarzlarında yazılarıyla tanıyoruz.Fahrenheit 451i de 1953te kaleme almış.Kendisi kitaba isim verme sürecini şöyle anlatıyor.
ve son olarak kitabın ismini nasıl buldum?
eh, kitaba birçok isim verdiğim oldu. bir ara ismi "gece yarısından çok sonra" idi. bir süreliğine "itfaiyeci"ydi. ama bu isimlerin hiçbirini beğenmedim. sonra kendime, "eh kitaplar kaç derecede tutuşup yanar?" diye sordum. sonra California universitesinin fizik bölümüne ve kimya bölümüne telefon ettim. başka birkaç üniversiteyi aradım. kimse bilmiyordu ve görünüşe bakılırsa kimse bu bilgiyi benim için arayıp bulamıyordu. sonunda kafamda bir ışık yandı ve itfaiye teşkilatını aradım. "beni itfaiye şefine bağlayın" dedim. buranın, los angeles'ın itfaiye şefine ulaştım ve, "kitap kaç derecede tutuşup yanar?" diye sordum. "bir saniye, hemen geliyorum," dedi. geldi ve, "451 fahrenheit " dedi. ben de "ah, bu güzelmiş," diye düşündüm. bu kesinlikle güzel. mükemmel. sonra tersine çevirip "fahrenheit 451" dedim ve işte size kitabın ismi.
ve önümüzdeki birkaç yıl içinde santigrat ölçeğine geçersek büyük hayal kırıklığı yaşayacağım. -
İnsanların hızlı yaşamaya başladıkları için özet okumaya başlayıp sonra hiç okumamasına kadar gitmesi gibi müthiş bir çıkış noktasına sahip.Kitapta itfaiyecilerin amaçlarından saparak yangın söndürmekle değil başlatmakla uğraştığını görüyoruz.Ana karakterimiz Montag “Kitaplardan neden bu kadar korkuluyor”düşüncesiyle şüphelenmeye başlıyor ve olaylar böyle devam ediyor.
Kuşkusuz kitapta en sevdiğim bölümler Clarisse ve Montag arasında geçen diyaloglardı.Montag’ın içinde hissettiği karanlık ve Clarisse’in ona aşıladığı aydınlık arasında,bizler de toplumsal olarak gri yerlerde kaldık.
Kitaba gelecek olursak,ben kitabı okumaya başladığımda ilk sayfalarda bu kitabın bilim kurgu romanlarında en sevdiğim kitap olacağını düşünmeye başladım.Ama ne yazık ki bu pek uzun sürmedi.Kitabın konusunun çok iyi olmasına rağmen hikayesinin çok da iyi omadığını düşünüyorum.Ayrıca okuduğum çevirinin yetersizliklerinden dolayı kitapta bazı yerleri anlamakta güçlük çektim ve kitabın edebi zevkine erişemedim.
Biraz da filme değinmek istiyorum.Öncelikle kitapta en sevdiğim karakter olan Clarisse’i filmde pek sevemedim zira kitaptaki karakterden farklı hale getirilmiş.Filmin senaristi daha birçok değişiklik yapmasına rağmen bu değişiklik benim hoşuma gitmedi.Filmde kitaptaki Clarisse’in bize anlatmak istediği şeylere yer vermemişler.
Film aynı zamanda Black Miror dizi bölümlerinden herhangi biri gibi geldi gözüme.
Filmde bir sahnede Ray Brudburry’nin de kitabına yer vermeleri ince olmuş.Montag’ın karısı Mildred ise filmde yok.
Kitap ve film hakkında düşüncelerimi dile getirdiğime göre videomuzun asıl konusuna geçelim.Kitapsız bir yaşam nasıl olurdu?Aranızdan illa ki şöyle düşünenler olacaktır.Ya zaten Türkiye ve birçok ülkede kitap okuma yüzdeleri çok düşük.Bu insanlar kitap olmadığı zaman ne kaybedecek?Haklısınız kitap olarak bahsettiğimiz şey sayfaları ve iki kapağı olan somut bir nesneyse aslında kaybedeceğimiz pek fazla bir şey yok.Hatta ben bir elektronik kitap okuru olarak gelecek yıllarda kitapların neredeyse hepsinin dijitalleşeceğini düşünüyorum.-Bu görüşüme sinirlenecek bir sürü kitap koklama fantezisine sahip okurlar olsa da-Yani mesele o kadar basit değil.
Bir diğer konuysa kitapta neden yakma eyleminin üzerinde bu kadar durulduğu.Onun yerine parçalayabilirlerdi.Ya da el koyup saklayabilirlerdi.Ama yanma tek yönlü bir tepkimedir.Geri dönülmezdir.Yani yanmış bir şeyi tekrar eski haline döndüremezsiniz.
Filmde ve kitapta kitap yakılmasını aslında o sayfalı kapaklı nesnenin değil de,onu yazan yazarın adadığı ömrün hatta ve hatta insanlığın binlerce yıldır üstüne koyarak biriktirdiği bilgi havuzunun yok olması olarak yorumlayabilirsiniz.Geçmişinize dair bildiklerinizin hepsinin değiştirildiğini ve geçmişe dair tarihten,felsefeye felsefeden matematiğe kadar insanlığın biriktirdiği tüm bilimlerin aslının yazdığı kitapların son kopyalarının yakıldığını düşünün.Ne kadar dehşet verici olurdu değil mi?
Ve videonun son kısmında da sizin için dünya tarihinde gerçekleşmiş kütüphane yangınlarını derledim.Dostlarım şöyle düşünebilirsiniz ki bu yangınlar olmasaydı şu an bildiklerimizden daha fazlasını biliyor olacaktık.Ve daha da acıklısı o yangınlar olmasa bilebileceğimiz şeyleri bir daha asla bilemeyeceğiz.
Fahrenheit 451 kağıdın yanma sıcaklığı..
Ray Bradburry’nin eseri Fahrenheit 451 ‘i okumuştum ve geçenlerde 2018 yapımı filmini izledim.Bu videomuzda Fahrenheit 451’in konusundan yola çıkarak hem kitaplardan hem de kitapsız yaşamdan bahsedeceğiz.
Öncelikle videoda film ve kitapla alakalı ciddi spoilerlar vermeyeceğim için filmi izlemeyenler ya da kitabı okumayanlar videoyu gönül rahatlığıyla izlemeye devam edebilir.
Ray Bradbury en çok korku ve bilim kurgu tarzlarında yazılarıyla tanıyoruz.Fahrenheit 451i de 1953te kaleme almış.Kendisi kitaba isim verme sürecini şöyle anlatıyor.
ve son olarak kitabın ismini nasıl buldum?
eh, kitaba birçok isim verdiğim oldu. bir ara ismi "gece yarısından çok sonra" idi. bir süreliğine "itfaiyeci"ydi. ama bu isimlerin hiçbirini beğenmedim. sonra kendime, "eh kitaplar kaç derecede tutuşup yanar?" diye sordum. sonra California universitesinin fizik bölümüne ve kimya bölümüne telefon ettim. başka birkaç üniversiteyi aradım. kimse bilmiyordu ve görünüşe bakılırsa kimse bu bilgiyi benim için arayıp bulamıyordu. sonunda kafamda bir ışık yandı ve itfaiye teşkilatını aradım. "beni itfaiye şefine bağlayın" dedim. buranın, los angeles'ın itfaiye şefine ulaştım ve, "kitap kaç derecede tutuşup yanar?" diye sordum. "bir saniye, hemen geliyorum," dedi. geldi ve, "451 fahrenheit " dedi. ben de "ah, bu güzelmiş," diye düşündüm. bu kesinlikle güzel. mükemmel. sonra tersine çevirip "fahrenheit 451" dedim ve işte size kitabın ismi.
ve önümüzdeki birkaç yıl içinde santigrat ölçeğine geçersek büyük hayal kırıklığı yaşayacağım. -
İnsanların hızlı yaşamaya başladıkları için özet okumaya başlayıp sonra hiç okumamasına kadar gitmesi gibi müthiş bir çıkış noktasına sahip.Kitapta itfaiyecilerin amaçlarından saparak yangın söndürmekle değil başlatmakla uğraştığını görüyoruz.Ana karakterimiz Montag “Kitaplardan neden bu kadar korkuluyor”düşüncesiyle şüphelenmeye başlıyor ve olaylar böyle devam ediyor.
Kuşkusuz kitapta en sevdiğim bölümler Clarisse ve Montag arasında geçen diyaloglardı.Montag’ın içinde hissettiği karanlık ve Clarisse’in ona aşıladığı aydınlık arasında,bizler de toplumsal olarak gri yerlerde kaldık.
Kitaba gelecek olursak,ben kitabı okumaya başladığımda ilk sayfalarda bu kitabın bilim kurgu romanlarında en sevdiğim kitap olacağını düşünmeye başladım.Ama ne yazık ki bu pek uzun sürmedi.Kitabın konusunun çok iyi olmasına rağmen hikayesinin çok da iyi omadığını düşünüyorum.Ayrıca okuduğum çevirinin yetersizliklerinden dolayı kitapta bazı yerleri anlamakta güçlük çektim ve kitabın edebi zevkine erişemedim.
Biraz da filme değinmek istiyorum.Öncelikle kitapta en sevdiğim karakter olan Clarisse’i filmde pek sevemedim zira kitaptaki karakterden farklı hale getirilmiş.Filmin senaristi daha birçok değişiklik yapmasına rağmen bu değişiklik benim hoşuma gitmedi.Filmde kitaptaki Clarisse’in bize anlatmak istediği şeylere yer vermemişler.
Film aynı zamanda Black Miror dizi bölümlerinden herhangi biri gibi geldi gözüme.
Filmde bir sahnede Ray Brudburry’nin de kitabına yer vermeleri ince olmuş.Montag’ın karısı Mildred ise filmde yok.
Kitap ve film hakkında düşüncelerimi dile getirdiğime göre videomuzun asıl konusuna geçelim.Kitapsız bir yaşam nasıl olurdu?Aranızdan illa ki şöyle düşünenler olacaktır.Ya zaten Türkiye ve birçok ülkede kitap okuma yüzdeleri çok düşük.Bu insanlar kitap olmadığı zaman ne kaybedecek?Haklısınız kitap olarak bahsettiğimiz şey sayfaları ve iki kapağı olan somut bir nesneyse aslında kaybedeceğimiz pek fazla bir şey yok.Hatta ben bir elektronik kitap okuru olarak gelecek yıllarda kitapların neredeyse hepsinin dijitalleşeceğini düşünüyorum.-Bu görüşüme sinirlenecek bir sürü kitap koklama fantezisine sahip okurlar olsa da-Yani mesele o kadar basit değil.
Bir diğer konuysa kitapta neden yakma eyleminin üzerinde bu kadar durulduğu.Onun yerine parçalayabilirlerdi.Ya da el koyup saklayabilirlerdi.Ama yanma tek yönlü bir tepkimedir.Geri dönülmezdir.Yani yanmış bir şeyi tekrar eski haline döndüremezsiniz.
Filmde ve kitapta kitap yakılmasını aslında o sayfalı kapaklı nesnenin değil de,onu yazan yazarın adadığı ömrün hatta ve hatta insanlığın binlerce yıldır üstüne koyarak biriktirdiği bilgi havuzunun yok olması olarak yorumlayabilirsiniz.Geçmişinize dair bildiklerinizin hepsinin değiştirildiğini ve geçmişe dair tarihten,felsefeye felsefeden matematiğe kadar insanlığın biriktirdiği tüm bilimlerin aslının yazdığı kitapların son kopyalarının yakıldığını düşünün.Ne kadar dehşet verici olurdu değil mi?
Ve videonun son kısmında da sizin için dünya tarihinde gerçekleşmiş kütüphane yangınlarını derledim.Dostlarım şöyle düşünebilirsiniz ki bu yangınlar olmasaydı şu an bildiklerimizden daha fazlasını biliyor olacaktık.Ve daha da acıklısı o yangınlar olmasa bilebileceğimiz şeyleri bir daha asla bilemeyeceğiz.
6 سال پیش
در تاریخ 1397/08/05 منتشر شده
است.
2,192
بـار بازدید شده