Bana derler ne gezersin âlemde...

Verâ
Verâ
386.8 هزار بار بازدید - 6 سال پیش - ✯ Sevginin¸ insanı tam olarak

Sevginin¸ insanı tam olarak hükmü altına alması ve muhabbetin en üst derecesi AŞK’tır.

Karşı cinse olan aşkı mecazî aşk' olarak değerlendirir sûfiler.
Ömürlerini¸ maddî-manevî her türlü engeli aşarak  ilahî aşk'a yani  Allah aşkı'na ulaşabilmek harcamışlardır.
Hani Yunus der ya ;

"Âşık kişi miskin gerek
Yol içinde teslim gerek
Kim ne derse boyun bura
Çare yok gönül yıkmaya"

Hem içinde Allah sevgisi olan nasıl olur da incitir insanları, nasıl olur da benliğine düşüp, sâfiyetin den ödün verir ki..

İşte böylesi, bir aşk¸ öyle tesirli bir şeydir ki onun  deryasına dalan vahdet-i vücudun hakikatine erer. Bu durumda da maşuk¸ âşıkla aralarındaki perdeleri kaldırır.

Ruhum arınmak istiyor, aynen şu resimdeki gibi bir saz  yahut ûd, santûrî, kânun, ney herhangi biriyle   yola revân olup seyyâh olmak, ülke ülke alemi aramak  ve sonunda aradığına ulaşmak istiyor. Hatta öyle ki ulaşmasa bile inan bu yolda olma hâli bile  bana yeter gibi geliyor  ..
siz ne dersiniz cânlar ?
konuşacak şey çok amma sözü uzatmayayım daha...

Netice itibariyle,
Şu an okuduğum Ebu'l-Ala Afifi’nin Et-Tasavvuf kitabındaki şu bahis ziyâdesiyle hoş idi.

"ilahi aşk kişiyi mütevazı yapar¸
Kalbine kendini beğenme/kibir ve riya girmesin önler.
Aşk İnsanınn ibadetlerini ihlâs ve sadakatle
yerine getirmesine vesile olur.
Sûfî¸ aşk ile Allah'ı kendi nefsine tercih eder.
Kalbini kaplayan Allah sevgisi nedeniyle sûfî
O'nun eseri ve mazharı olan her şeyi sever. Allah aşkı ile daima O'nu tefekkür
eden sûfî¸ bütün varlığıyla sevdiğinde fani olur.
Bu fena hali neticesinde sûfî¸ akıl ve nazarla
ulaşılamayacağını belirttiği Allah'ın bilgisine(marifete)ulaşır."



✯ Daha ne diyem Cânlar…
Bu kitabı ev kütüphanenize alıp, ruhunuza gıda olark temin etseniz biryerlerden ne iyi olur değil mi ?



Son bir de bu müzigin gûftesin yazan âşık efendi' nin hayatından kısacık  ve teferrûatsızca bahsedip sözü kemâle erdireyim.
Âşık  İbrahim, mahlası Lütfi iken doğduğu andan beri başına gelen binbir türlü imtihan neticesinde “Dertli” diye anılmıştır.
Geçimini âşık Kırââthanelerinde saz çalıp şiir söyleyerek sağlamıştır. İstanbul, Konya ve Mısır’da bulunmuştur. Ankara’da vefat etmiştir. Döneminin en ünlü âşıklarından olan Dertli, birçok çırak yetiştiren son ustalardan biridir.
Divan, halk ve tekke edebiyatlarındaki geniş kültürü sayesinde daha sağlığında iken
bile yaygın bir şöhret kazanmış hala da ünü coğrafyalar aşmıştır…



Bana derler ne gezersin âlemde
Bilmezler çektiğim âşk fesadıdır
Böyle çalınmıştır Levh ü Kalemde
Nice şad olayım dil na-şadıdır

Bilinmez esrardır sırr-u muamma
Çekilmez bir yaydır bu âşk'ı huma
Âşk'a düşüp sevda çeken çok ama
Dertli bu sevdanın pek berbadıdır


Âzam Ali ise kendimi bildim bileli çok severek dinlediğim bir sanatçıdır.
Nedense müziklerinde gizli bir buğu var ve ben özellikle "in other worlds" ve "leyli" şarkılarını bambaşka buluyorum.
Bu eserse Türkçe  olarak seslendirdiği nadir eserlerdendir.

✯✯✯

Müzik: Ulaş Özdemir
Seslendirme : Âzam Ali
Gûfte : Dertli
Albüm : Niyâz | Sumud

✯✯✯
6 سال پیش در تاریخ 1397/02/03 منتشر شده است.
386,802 بـار بازدید شده
... بیشتر